YAZARLAR / Özkan AĞIŞ /
YİRMİ YIL ÖNCE ENERJİ DÜNYAMIZ NASILDI?
Ofisimde çalışırken, kütüphanemde, 9 Aralık 1999 Perşembe günü, ENKA 3. Binası konferans salonunda verdiğim bir ‘’Enerji Sunumu’’ gözüme çarptı. Sunumun başlığı: 2000’in EŞİĞİNDE TÜRKİYE’NİN ENERJİ PROFİLİ’’. Bu sunumu tam 20 yıl önce (yani bugün, üniversitelerde okuyan ve gelecek yılların ışığı olan öğrencilerimiz daha doğmamış) yapmışım. O yıllardan beri Enerji Dünyasında nelerin, ne ölçüde değiştiğini görmek için, günümüzün Enerji Yöneticilerinin bilgilerine, özetle sunmak istedim.
- Enerji sosyo- ekonomik kalkınmamızın lokomotifidir. Ulusal kalkınmamızın sağlanması ve hayat standartlarının yükselmesi için gerekli olan enerji talebinin zamanında, temiz, ekonomik ve kaliteli bir şekilde karşılanması, ulusal enerji politikamızın temel ilkelerinden biri olmalıdır.
- Ülkelerin kişi başına düşen toplam enerji ve elektrik enerjisi miktarları, kalkınmışlığının ve uygarlığının ölçüsü olarak algılanmaktadır. Enerji Dünyasına baktığımızda, kişi başına düşen toplam enerji ortalamasının yılda 1.45 Tep (ton eşdeğer petrol). Avrupa Birliği, ortalamasının 3.69 Tep, Türkiye ortalamasının ise 1.28 Tep olduğunu görüyoruz. Elektrik tüketimi açısından da durum iç açıcı değil. Dünya genelinde kişi başına ortalama elektrik tüketimi miktarı 2376 kwh iken, Türkiye’de 1998 yılında 1750 kwh olmuştur. Aynı rakamın Yunanistan’da 3750 kwh, İspanya’da 4000 kwh, AB’de (ortalama) 6000 kwh olduğuna dikkatinizi çekmek isterim. Yani Türkiye, sosyo- ekonomik gelişmişlik ölçeğinde, dünya ortalamasının altında, AB ortalamasının üçte birindedir’’.
Toplam enerji ihtiyacımızın kendi kaynaklarımızdan karşılanabilmesi durumuna bakalım:
- Türkiye’de taşkömürü rezervleri az, linyit, asfaltit, bitümlü şiştler oldukça fazladır ama kalitesi düşüktür. Üretimi zordur ( kapalı galeri şeklinde). Ülkemiz, petrol ve doğal gaz yönünden, dünyanın en zengin ülkelerine komşu olduğu halde, bugüne kadar gerek TPAO’nun gerekse yabancı şirketlerinin araştırmalarıyla bulunan ve/veya bilinen rezervler, ihtiyacımızı karşılamaktan uzaktır.
- 000 MW’lık hidrolik ve akarsu potansiyelimizin şimdiye kadar %38’i değerlendirilmiş olup, işletmededir. %27’si, inşa aşamasındadır. Kalan %35’inin 2020 yılına kadar değerlendirilmesi planlanmıştır.
Türkiye’nin yıl boyunca aldığı güneş enerjisinin tamamı elektrik üretiminde kullanılabilse idi, bugünkü (1999 yılı) üretim rakamının 5000 katı elektrik üretmek mümkün olacak ve başka bir enerji kaynağına ihtiyaç kalmayacaktı. 21. Yüzyılda güneş enerjisinden elektrik üretim teknolojilerinin gelişeceğini ve zamanla ucuzlayacağını görür gibi oluyorum.
- Türkiye, Enerji Kaynakları ve bunların ekonomik üretimleri açısından kendine yeterli bir ülke değildir. Türkiye’nin birincil (ham) enerji üretimi, ihtiyaç karşılayamamaktadır. Yerli üretimin talebi karşılama oranı giderek düşmektedir.(1999’da %37).
- Birincil enerji kaynakları ithal faturasının toplam ithalatımız içindeki payı %15’e ulaşmaktadır (1999).
- Enerjinin ithal edilmesi, enerji yoğun üretim proseslerinin maliyetini arttırmakta (demir/çelik, bakır, alüminyum, kâğıt, tekstil gibi), bu maliyet artışı, işçilikteki (labor cost) mukayeseli üstünlük avantajımızı götürmektedir.
- Türkiye Enerji Kaynaklarını çeşitlendirmek zorundadır. Hem yerli kaynaklar sonuna kadar değerlendirilebilecek, hem de petrol, doğal gaz ve yüksek kaliteli kömür ithaline devam edilecekti.
4 - ELEKTRİK ENERJİSİ PROFİLİ
- ‘’Türkiye’de elektrik enerjisi, TEAŞ (eski TEK) , CEAŞ (Uzanların Çukurova Elektrik Firması) ve OTOPRODÜKTÖRLER tarafından üretilmektedir. Buna 1998’dan itibaren YİD (yap- işlet- devlet) santralları da ilave edilmiştir. Türkiye’de elektrik üretiminde aslan payı %83’le TEAŞ’ın tekelindedir. Bunu son yıllarında, sayıları ve kapasiteleri süratle artan kojenerasyon tesisleri yani OTOPRODÜKTÖRLER izlemektedir. (Otoprodüktörlerin 1999’da elektrik- üretimindeki payı %10,3) OTOPRODÜKTÖRLERİ, %5,1 ile özel üretim şirketleri (YİD) ve nihayet %1,6 ile ÇEAŞ gelmektedir.
- Buradan da görülüyor ki, elektrik üretimine 1992’de başlayan OTOPRODÜKTÖRLER, 7 yıl içinde, 12,7 milyon kwh üretimle, toplam üretimden %10,3 pay almayı başarmışlardır. Kojenarasyon tesislerinin bu hızlı ve başarılı gelişmesine rağmen 1999 yılına kadar elektrik üretimimizin ihtiyacımızı karşılayamadığını ve dışarıdan elektrik ithal ettiğimizi görüyoruz. 1997 yılında 1.670 milyar kwh, 1998 yılında 4.873 milyar kwh elektrik enerjisi ithal yoluyla karşılanmış.
5- ELEKTRİK PİYASASI LİBERALİZASYONU
- ELEKTRİK PİYASASI LİBERALİZASYONU
Bilindiği gibi, ülkemizin 80’li yıllardan itibaren göstermiş olduğu dinamik kalkınmanın temelinde, uygulanan liberal politikalar önemli bir yer tutmuştur. Enerji sektöründe de, 1984 yılından itibaren sürdürülen özelleştirme çalışmaları, yukarıda kısaca belirttiğimiz yatırım modellerinin hayata geçirilmesine imkan sağlamıştır. Enerji Bakanlığının, özel sektörün, elektrik yatırımlarına daha yoğun bir biçimde katkılarını sağlamak için ne kadar büyük bir çalışma programını başlattığını da görüyoruz. Bu bağlamda, Enerji Bakanlığının, elektrik sektörünün zaman içerisinde daha şeffaf ve rekabetçi bir yapıya kavuşturulabilmesini teminen yeni düzenlemelerini içeren bir elektrik piyasası yasası hazırlığı içinde olduğu yetkililerce ifade edilmektedir.
- Esasen enerji projeleri yatırım ortamının, önümüzdeki yıllarda, Devlet’in sağladığı yakıt temini ve elektrik satın alma garantileri olmadan da yabancı sermayeyi cezbedeceği yolunda işaretler vardır. Yukarıda değindiğimiz Otoprodüktörlük modeli bunun güzel bir örneğidir. Daha bugünden özel yatırımcılar, Devlet’ten elektrik alma garantisi istemeden oldukça büyük elektrik santrallarını kurmak için ETKB’na başvurmaktadır. Bu yatırımların başarılı işletilmesi yenilerinin kurulmasını teşvik edecek ve serbest elektrik piyasasının oluşmasını zorlayacaktır. Enerjide kaliteli ve ucuz enerji, gerçek anlamda işleyecek liberalizasyonla mümkün olacaktır. Enerji de (doğal gaz ve elektrik) tam liberalizasyon için Enerji Düzenleme Kurulu (Energy Agency) kurulması ve enerji piyasası yasasının çıkartılması şarttır. Enerji Düzenleme Kurulu’nun koyacağı kurallara göre, enerji piyasasının TEAŞ, TEDAŞ, BOTAŞ ve Otoprodüktörler gibi eski aktörleri ile, bu piyasaya yeni giren özel enerji oyuncuları ürettikleri enerjiyi, elektrik piyasasında ( ya da borsasında) pazarlayacaklardır. Sanayimizin büyük tüketicileri, ülkemizde bütün bölgelere kadar uzanacak özel gaz ve elektrik ve gaz ihtiyaçlarını, istedikleri satıcıdan satın alabileceklerdir. İşte bugün özel enerji planlamaları yapılırken, ya da enerji tesislerinin özelleştirilmesi programlanırken, yukarıda tanımladığımız tam liberalizasyon hedefine hergün biraz daha yaklaşacak yasal düzenlemeler titiz bir şekilde uygulamaya konulmalıdır. Esasen yabancı yatırımcıların en çok arzuladıkları ortam, korumacılığın bulunmadığı, ancak piyasa ekonomisi kurallarının düzgün ve güven veren biçimde çalıştığı yatırım ortamıdır.
6- 1999 YILINDA TÜRKİYE’NİN ENERJİ GÖRÜNÜMÜ ÖZETİ
1999’da ENKA 3. Binasında verdiğim ‘’2000’’in Eşiğinde Türkiye’nin Enerji Profili konferansında, zaman tünelinde gezinirken 1999 yılından bir kesit alıp incelemişiz. Durumu uzman gözlüğü ile incelersek görürüz ki ülkemiz Enerji’de şu manzara ile karşı karşıyadır:
- Köy Elektrifikasyonu seferberliği yeni tamamlanmış, köylerimize elektrikle birlikte, beyaz eşyalar ve televizyon yeni yeni görmeye başlamış. Halkımız çanak antenlerle yayınları almaya çalışıyor.
- DSİ bir yandan Atatürk ve Karakaya – ve HES’ lerini yapmaya çalışıyor, öte yandan TEK, Yatağan, Yeniköy (Milas) ve Kemerköy (Gökova) linyit santrallarını kurarak, vermeye çalışıyor.
- Özel şirketleri elektrik üretimine çekmeye çalışan ÖZAL Hükümeti, 1984 yılında 3096 sayılı ‘’Kendi Elektriğini Kendin Üret’’ kanunu çıkartıyor; arkasından da 9799 sayılı Kararname ile OTOPRODÜKTÖR’lüğü teşvik ediyordu.
- Sanayicilerimiz ve konutlarımız sık sık kesilen elektrikten çok büyük sıkıntılar içindeydi. Herkes, elektriksizliğin ‘’kader’’ olduğuna (bugünkü Irak gibi) iyice inanmıştı ve çaresizdi. Sanayicilerimiz, 9799 sayılı Kararnamenin eylül/1985 tarihinde yayınlanmış olmasına rağmen, kendi elektriğini üretecek ‘’Kojenerasyon Tesisini’’ kurmaya cesaret edemiyordu.
- Doğal gaz Türkiyenin ancak 5 şehrine ulaşabilmişti. (Kırklareli, İstanbul, Bursa, Eskişehir, Ankara). Diğer şehirlere gaz gelmediği için kojenerasyon tesisleri fuel oil yakan diesel motorlarıyla enerji üretmeye çalışıyorlardı.
- Tam bu yıllarda, Ankara’daki bir Enerji Konferansında, ENKA’nın Krasnodar Bölgesinde, Berlin’den dönen rus askerleri için yaptığı uydukent’teki kojenerasyon tesisini bir bildiri olarak sundum. Çok büyük ilgi gördü. Pek çok sanayici, bu güzel teknolojiyi öğrenip uygulamak ve böylece kendi ihtiyaçları olan kaliteli (hiç kesilmeyen, voltajı ve frekansı sabit) enerjiye bir an önce kavuşmak istediklerini söylediler.
- Özel Elektrik Sektörünün emeklemeğe başladığı o günlerde, yatırımcıların bilgi ve tecrübe açlığı ben ve arkadaşlarımı, bu teknolojiyi ve özel elektriğin yasal altyapısını tanıtmaya itti. Önce, Kojenerasyon Teknolojisini tanıtma amacıyla ‘’İstanbul Uluslararası Kojenerasyon Konferansını’’ düzenledik (Birincisi Hilton Otelinde, 1995’te). Sonra Kojenerasyon Derneğini Aynı yıl Avrupa Kojenerasyon Birliği’’ Cogen Europe) a ulusal üye olarak, gelişen kojen. Teknolojilerin ve bunların yasal altyapılarının Türkiye’ye aktarılması için bir köprü oluşturduk. 1998 yılında yeni yönetim kuruluşumuzu 9. Cumhurbaşkanı S. Demirel’e takdim etmek üzere Çankaya Köşküne kabul edildik ve Kojenerasyon çalışmalarının raporunu sunduk. Rapor üzerinde Cumhurbaşkanımızın iltifatlarına mazhar olduk ve o makamdan Derneğimizin logosu önüne ‘’Türkiye’’ koyma onurunu kazandık (yani ismi: Türkiye Kojenerasyon Derneği’’ oldu)
Derneğimiz kurucularının ve Dava arkadaşlarımızın 1994-1998 arasındaki 5 yılda, kojenerasyon teknolojisini sanayicilerimize tanıtılması, diğer yandan, başta Otoprodüktörlük Kararnamesi olmak üzere, özel sektör enerji üretim kuruluşlarının yasal dayanağının anlatılması, esasında büyük bir başarı hikayesidir.
Bu olağanüstü çalışmalar, bir yandan Otoprodüktörlük uygulamalarının yolunu açarken, diğer yandan, elektrik ithalinin sonunu getirmiştir. Yani ülkemiz elektrik ihtiyacının karşılanmasında kendine yeterli olmuştur.
Avrupa Birliği nezdinde, bu çalışmalarımız karşılığını bulmuş, 2000 yılında Derneğimize COGEN Europe Büyük Ödülünü kazandırmıştır.
BİLGİ BANKASI
E-Mail listemize abone olun.
E-posta adresiniz, başarı ile e-posta listemize kaydedildi.
Medya Partneri
Paydaş