English
YAZARLAR / Birol KILKIŞ /
YEK DESTEKLEME MEKANİZMASI FİYATLARI ÜZERİNE GÖRÜŞLER

01 Temmuz 2021 tarihinden 31 Aralık 2015 tarihine kadar işletmeye girecek YEK belgeli üretim tesisleri için destekleme mekanizmasına ilişkin çizelge Şekil 1 de gösterilmektedir. Her şeyden önce ve her ne kadar, bu çizelgenin `Üretim Tesisi` başlığı altında güç üretim tesislerini kapsaması gerekmekte ise de iş bu çizelge enerjinin sadece elektrik enerjisinden ibaret olduğunu zannetmektedir veya öyle gösterip kişileri yanıltmak istemektedir. Dolayısı ile sanayiciyi, vatandaşı, yatırımcıyı yanlış yönlendirmektedir. Örneğin, bir jeotermal enerji yatırımcısına atık ısıyı ne yaparsan yap ben ilgilenmiyorum diyerek ulusal enerji ve çevre bilançomuza büyük zarar vermektedir. Bu yöndeki inovatif uygulamaların ve yatırımların kesinlikle önünü kesmektedir. Halbuki, ısı ve soğuk da en az elektrik kadar önemli ve katma değerli enerji türleridir. Ülkemizde önemli bir ithal kalemi olan doğal gazın önemli bir kısmı -elektrik santralleri dışında- binalarda ve sanayide ısı olarak kullanılmaktadır. Örneğin, 2018 IEA (Uluslararası Enerji Ajansı) verilerine göre küresel kapsamda yıllık enerji tüketiminin en büyük payı %50 oranı ile ısıdır ve bu ısı payının da %46sı binalarda tüketilmektedir. https://www.iea.org/reports/renewables-2019/heat

Bu ekonomimize ve çevresel etkiye zarar verici eksikliğin bir diğer nedeni ise ısı piyasasının -hangi odaklar etkili bilinmez- hala yasallaştırılmayışıdır. Isı piyasası yasallaşsa bile bu piyasanın güç ve ısı piyasası olarak tek bir çatı altında birleştirilmesi gerekir. Zira güç ve ısı üretim verimleri ve sistemleri birbiri ile doğrudan ilişkilidir. Örneğin, termik santrallerde üretilen elektrik gücünün en az iki katı ısıl güç soğutma kulelerinden, birde genellikle su buharı da atılarak büyük oranda önlenebilir CO2 salımlarından sorumlu olmaktadırlar. Bu salım sorumlulukları santral bacalarından çıkan CO2 salımlarından bile fazladır. Her ne kadar kombine santrallerin atık ısısı düşük sıcaklıkta ise de bugünün Avrupa’sında 35oC sıcak su ile bölge ısıtması yapılmaktadır ve ben de bu EU platformunun Türkiye temsilcisiyim. Ancak ısı piyasası açılsa bile yeterli olmayacaktır. Bu ısının bir santralde hangi güç ve ısı oranında (Birlikte Isı ve Güç) değerlendirilmesinin projeye özel olmak üzere en uygun bir değeri bulunmaktadır ve bu konu sorgulanmadığı sürece değerlendirmeler eksik kalacak ve yeterince çevre duyarlı olmayacaktır. Isının de üretilmesi veya geri kazandırılması da yetmez bu ısının ne kadar uzakta ve nerede ne şekilde değerlendirildiğinin de proje ve uygulama sırasında öngörülmesi ve takibi gerekir. Örneğin önemli bir bölge ısıma sisteminde mi kullanılmakta veya rekreatif yüzme havuzlarında mı harcanmaktadır. Bu iki seçenek arasında kaynakların akılcı değerlendirilmesi açısından büyük fark vardır. Daha da önemlisi ısı taleplerinin doğrudan CO2 salımlarına katkısı %50dir. Bu büyüklükteki bir enerji talebinin ve sorumlu olduğu CO2 salımlarının fazlalığına rağmen yenilenebilir enerjinin sözde özendirilmesine yönelik YEKDEM çizelgesinde ısının (ısı kaynaklı soğutma hariç) yer almaması akıl alacak şey değildir. Örneğin, çok düşük entalpili bir jeotermal kaynağın (ORC ile bile elektrik üretemiyor) bölge ısıtması sistemi ile katma değere dönüştürülmesi durumunda ısıyı hangi YEKDEM birim fiyatına satacaktır. Aynı durum elektrik üreten bir jeotermal santralin ısısını değerlendirmesi durumunda da geçerlidir ve olacaksa birleşik bir destekleme fiyatı nasıl olacaktır.

Yenilenebilir Enerji Kaynağına Dayalı Üretim Tesis Tipi

YEK Destekleme Mekanizması Fiyatı                                                                       (Kuruş/Kwh)

Yek Destekleme Mekanizması Fiyat Uygulama Süresi                              (Yıl)

Yerli Katkı Fiyatı                                   (Kuruş/Kwh)

Yerli Katkı Payı Uygulama Süresi          (Yıl)

Hidroelektrik Üretim Tesisi

40

10

8

5

Rüzgar Enerjisine Dayalı Üretim Tesisi

32

10

8

5

Jeotermal Enerjisine Dayalı Üretim Tesisi

54

10

8

5

Biyokütleye Dayalı Üretim Tesisi

Çöp Gazı/ Atık Lastiklerin İşlenmesi Sonucu Ortaya Çıkan Yan Ürünlerden Elde Edilen Kaynaklar

32

10

8

5

Biyometanizasyon

54

10

8

5

Termal Bertaraf

50

10

8

5

Güneş Enerjisine Dayalı Üretim Tesisi

32

10

8

5

 

Şekil 1. 01/07/2021 tarihinden 31/12/2025 tarihine kadar işletmeye girecek YEK belgeli üretim tesisleri için güncellemeye esas YEK desteleme mekanizması yer katkı fiyatları ve uygulama süreleri

 

Çizelgede böyle bir değer, kalem veya hiçbir öngörü yoktur. Isı kullanılıyorsa arz sıcaklığı nedir bu da sorulmalıdır. Hatta derin jeotermal kuyulardan lityum çıkarılıyor mu diye bakılmalıdır (Fransa bunu yapıyor). Böyle kırılımlı sorgulamalar ve değerlendirmelere bağlı kapsamlı bir alım garantili fiyatlandırma matrisi olmayınca sanayiciye ısını atarsan at karışmam demek caiz midir? YEKDEM çizelgesindeki Termal (Türkçesi ısı demek istiyor) Bertaraf kalemi bu konuyu kapsamaz. Bir kere bertaraf demek atmak yok etmek demektir. Eğer çizelgedeki belediye atıklarından güç üretimi kastediliyor ise bu termal bertaraf değil ısı geri kazanımından güç ve ısı üretimidir. Maalesef bu yönetmelik hazırlanırken doğru ve teknik terminolojiler de tam olarak oturmamıştır. Halbuki sistem ne olursa olsun ısının geri kazanılıp en iyi biçimde ve katma değerde değerlendirilmesi gerekir ve buna göre desteklenmesi gerekir. Lastiği veya çöp poşetini değerlendirmek başka şey bir sistemde üretilen elektriğin en az iki katı ısının değerlendirilmesi başka şeydir. Bunları defalarca davet edilip de bakanlık katında anlatmamızın hiçbir yararı olmadığını görmek beni şahsen fazlası ile üzmektedir.  Yenilenebilir enerjili, örneğin güneş enerjili PVT sistemi hem elektrik hem ısı üreten en verimli ve etkin güneş enerji sistemidir ve bu tamı tamına bir birlikte ısı ve güç (Kojenerasyon) sistemidir (Aşağıda Madde 2’ye bakınız). Daha da acıklısı YEKDEM çizelgesinde elektrik gücünü hangi verimde hangi sistemle üretiyorsunuz zararlı gazları mesela CO2 gazını ve H2S gazını tutup değerlendirebiliyor musunuz, atık ısınızı nasıl değerlendiriyorsunuz, sistem soğutmasını hangi yöntemle ve ne kadar enerji ve su tüketerek yapıyorsunuz, ısıyı atmosfere mi atıyorsunuz, soğutma kulesi kullanıyorsanız atmosfere ne kadar su buharı atıyor ve ne kadar su harcıyorsunuz gibi sorulara cevaplar yer almamaktadır. Halbuki bu gibi parametreler o santralin veya tesisin değerlendirilmesinde ve desteklenmesinde elektrik fiyatının çok çok üzerinde öneme sahiptirler. Elektrik üretiminin arka planı ekonomi, çevre, sağlık, enerji akılcılığı, katma değer etkisi açılarından çok önemlidir. Bu parametrelere dikkat edilmeyip sadece elektrik üretimine odaklanılıp o üretimin ön ve arka planlarına bakılmaksızın tek bir fiyat verilirse sanayici haklı olarak en basit ve çevreye sorumluluk duymayan en ucuz sistemi kurar, bende olsam bugünün ekonomik koşullarında böyle yaparım. Ama o zaman siz çevreye saygı gösteren doğal kaynaklarımızı (hepimizin malıdır sadece devletin değil) en akılcı ve sürdürülebilir biçimde değerlendiren bir yatırımcıyı tanımıyor ve önemsemiyor olursunuz. Çizelgedeki alım garantili fiyat değerlerini vazetmek ve bununla yetinmek aslında sürdürülebilir teknolojileri ve çevreyi koruyan, doğal kaynaklarımızdan en fazla güç ve ısı katma değerleri üreten sistemleri özendirici, tüketici halka aslında daha ucuz ve temiz enerji sunabilecek alanlara hiçbir destek sağlamıyorsunuz anlamındadır. Sadece elektriği İstanbul Borsasında hisse senedi gibi gün öncesi basit bir meta gibi alıp satarsanız tabii ki sonuç bu olur. Kısacası bu çizelge yoklarla doludur ve şahsen bu çizelgeye YEKDEM mi yoksa YOKDEM mi demekte kararsız kalıyorum.

Akkuyu nükleer santralinde 15 yıllık alım garantisi dolar bazında neredeyse bir dolar iken (12.35 Dolar sent/kW-h) güneş ve rüzgâr enerjisine 0.32 TL kuruş/kW-h verilmesi, her ne kadar bu nükleer santral belirli ölçüde yap işlet devret modeli gibiyse de bu aşırı farkın ekonomik bir izahı bulunmamaktadır. Bu fiyat makası tüketicinin de çok aleyhinedir. Nükleer santralin bedelini sonuç olarak tüketici üstlenmiş olacaktır. Kaldı ki giderek ucuzlayan yenilenebilir enerji tesislerinde belirli bir ucuzlama da tüketici lehine beklenmelidir. Birinci ünite nükleer santral sahasına ilk günlerden itibaren güneş ve rüzgâr türbinleri yerli girişimle kurulsa idi bugün yıllardır bu ünitenin en az yarısı kadar güç ve ek olarak ısı üretmiş ve üretiyor olacaktık (Nükleer santrallerin ısısı kullanılmaz suya veya havaya atılır, dolayısı ile kojenerasyon sistemi mümkün değildir, CO2 sorumlulukları artar). Bir nükleer santralin yatırım bedeli güneş santralinin en az dört katıdır (kW kurulu elektrik gücü başına) ve harcanan çimento ve beton altyapısı, demir çelik inşaat girdileri ve buna bağlı gömülü CO2 salımları ise mukayese edilemeyecek kadar fazladır. Bazı çevrelerin nükleer enerjiyi sıfır salımlı temiz enerji olarak tanıtmaları da mümkün değildir.

Öte yandan, güneş ve rüzgâr enerjisine biçilen 32 TL-kuruşluk alım garantisi sadece 3 ay içindir ve her üç ayda bir güncellenecektir. Yapılan %26 TÜFE ve %26 ÜFE ve %24 USD ve %24 Avro endeksli düzeltmelerde Türkiye`nin mali durumunun hep olumsuzluğa gideceği gibi hükümetin asli amaçlarına ters bir algı otomatikman yaratılmış olmaktadır. Varsayılsın ki ekonomimiz çok düzeldi ve yukardaki dört parametre eksiye indi o zaman destek fiyatları inecek midir? İdare dolar kendini korumak amacı ile ve ekonomik sorumluluktan bir nebze kurtulmak amacı ile o da dolar bazında bir üst sınır koymuştur ama bir alt sınır koymayarak ekonomi nasılsa pek düzelmeyecek mi demek istemiştir? Ne olursa olsun sonuç itibarı ile yatırımcının ve tüketicinin önü netleşmemiştir.

Ayrıca, YEKDEM çizelgesinde aşağıdaki yenilenebilir enerji ve türevlerinin esamesi bile okunmamaktadır.

YEKDEM Çizelgesinde Yer Almayan Kaynak ve Sistemler Özeti:

  1. PVT (Güneş enerjili foto-voltaik-ısı) [TL kuruş/kW-h ekserji)*

       *Ekserji = 0.95 x Elektrik Enerji Arzı (kW-h) + Isı (veya soğuk) Enerji Arzı (kW-h) x(1-Tgidiş/Tdönüş)

olup basit kuruşlandırmalarla geçiştirilecek bir konu asla değildir. Elektrik her zamanki gibi elektrik sayacından okunur ve elektrik ekserjisi olan 0.95 kW/kW ile çarpılır. Isı (veya soğuk) bilinen kalorimetreler ile ölçülür fakat arz edilen ısının (soğuğun) gidiş ve dönüş sıcaklıkları veya belirli bir referans sıcaklığı ile (kelvin cinsinden) orantılı biçimde ekserjiye dönüştürülür

  1. Birlikte elektrik ve ısı üreten bir melez sistemdeki toplam alım garantili fiyat ne olacaktır. Eğer rüzgâr türbini ayrı, güneş panelleri ayrı değerlendirilir derseniz büyük bir yanlış yapmış olursunuz. Böyle bir melez sistem çok büyük arazi tasarrufu kazandırmaktadır ve aynı anda ısı üretmektedir. (Şekil 2). Bu avantajları görmezden gelip ödüllendirmiyecekmiyiz?

                                                

Şekil 2. Bu Tür Bir Melez ve Yenilenebilir Kaynaklı Güç ve Isı Sistemini YEKDEM Çizelgesine   

Yerleştirebilecek misiniz? Aynı Direkte İki Sistem: Türbin ve PVT Kombine Santrali

  1. Yenilenebilir enerjiden hidrojen üretimi
  2. H2S gazından hidrojen ve sülfür üretimi

Örneğin, Karadeniz H2S gazından güneş ve rüzgâr enerjisi ile hidrojen üretilse YEKDEM bu uygulamaya nasıl bir cevap verecektir? [Referans 1].

  1. Yenilenebilir enerjili bölge ısıtma sistemi
  2. Yenilenebilir enerjili bölge soğutma sistemi
  3. Dalga enerjisinden elektrik ve ısı pompası destekli ısıtma/soğutma (Birlikte ısı ve güç)
  4. Atık ısıdan elektrik ve ısı üreten absopsyonlu ve adsorpsyonlu sistemler
  5. Mademki birçok ülkenin aksine hala linyit santrallerinde ısrar ediyoruz, neden örneğin Afşin-Elbistan C ve D Santrallerinin atık ısısından ve akışkan yataklı bir sistemde verim arttırılarak ayrıca H2 S gazı ve diğer sanayi atığı sülfür kullanılarak hidrojen gazı hatta uçak benzini üretecek sistemleri düşünüp bunları da atıklardan ve zehirli gazlardan enerji üretimi kapsamında YEKDEM çizelgesine dahil etmiyoruz? Aksi halse Afşin-Elbistan C ve D santrallerinin dünyanın en kirli santralleri olacağı bilimsel kaynaklarca belirtilmektedir. Eğer gerekli çevre önlemleri kâğıt üzerinde değil ama fiiliyatta sürdürülebilirse o zaman bu yerli kaynağımızla da elektrik ve ısı üretiriz ve nükleer enerjiye de hiç gerek kalmaz. Nükleer kulübe girmiş olmanın bir bilimsel ve çevresel anlamı bulunmamaktadır. Uluslararası arenada politik bir anlamı varsa o da bizim gibi bilim adamlarının dışında kalan bir konudur ve ilgilendirmez.

Birlikte ısı ve güç sistemlerinin bir diğer sorunu da kojenerayon konusundaki ilgili yönetmelikteki basit verimli kojenerasyon ve yüksek verimli kojenerasyon tanımlarıdır. Eğer yüksek verimli sınıfına girmek isterseniz siz aşağıdaki seçeneklerden hangisini seçerdiniz? Her ikisinin de yönetmelik açısından değerleri aynı ama elektrik ve ısı katma değerlerini çok farklı olması nedeni ile ulusal ekonomiye katkıları çok farklı. Yönetmeliklerin de en baştan bilimsel-yetkin bir kuruluşça revize edilip ısı ve güç kırılımına göre farklı alım garantili fiyat endeksleri oluşturulmalıdır.

Birinci Seçenek: Bu seçenek %15 verimle elektrik gücü üretmekte ve %70 verimle de ısı üretmektedir. Isının sıcaklığı 80oC dır. Toplam verim, ηtort %85 olup aşağıda hesaplandığı üzere yakıt tasarrufu da (BEKDO) %14 dür ve bu seçenek her iki kriteri de karşılamaktadır. Bu hesaptaki 0.52 ve 0.80 sayıları sırası ile tek başına güç ve tek başına ısı üretiminin verim referans değerleridir.

Yakıt Tasarrufu (AB 2004/8/EC ye göre) 

İkinci Seçenek: Bu seçenek ise %35 verimle elektrik gücü üretmekte ve %50 verimle de ısı üretmektedir. Isının sıcaklığı 95oC dır. Toplam verim gene %85 olup aşağıda hesaplandığı üzere yakıt tasarrufu %23 dür ve her iki seçenek de her iki kriteri karşılamaktadır. Ama Yönetmelik tam yakıt tasarruf yüzdesini ve ısı arz sıcaklığını sormamaktadır. Her iki seçenek de Yönetmelik nazarında aynı değerdedir ve aynı desteğe sahiptir.

Yakıt Tasarrufu (AB 2004/8/EC ye göre) 

Basit verim toplamı (%85) yerine yönetmeliklerde hiç sözü bile edilmeyen ekserji verimi de çok önemlidir:

Seçenek 1 Ekserji Verimi: 0.95 x 0.15 + 0.70 x (1-283 K/355 K) = 0.28,

Seçenek 2 Ekserji Verimi: 0.95 x 0.35 + 0.50 x (1-283 K/368 K) = 0.45.

Burada 283 K çevre referans sıcaklığı olarak alınmıştır.

İşte iki seçenek arasındaki gerçek fark sadece bu değerlerde görülebilmektedir ve tüm yönetmelikler ve yasalar bu farkı görüyor olmalıdırlar. Bu fark aslında önlenebilir CO2 salımlarının da bir göstergesidir. Mevcut yönetmeliğe göre aynı kategorideki iki birlikte ısı ve güç seçeneğinin CO2 salım sorumlulukları toplamda iki kattan fazla olacaktır.

Yukarıda belirtilen iki seçenekten ikincisi katma değeri ısıya göre çok daha fazla olan elektriği %15 verim yerine %35 verimle yani iki katından daha fazla miktarda üretmektedir ve ulusal ekonomiye daha yararlı olabilecektir ama yatırımı doğal olarak daha pahalı olduğundan yatırımcı birinci seçeneğe yönelecektir. Neden? çünkü o seçenek yasa ve yönetmelikler nazarında aynı değere sahiptir ve aynı desteği alacaktır. Bu durumda kaybeden devlet ve hepimiz olacağız. Bu gibi önemli ayrıcalıkları göz ardı etmeye devam edersek tabii nükleer enerjide çare ararız. Eğer nükleere odaklanılacak ise çok yakın gelecekte gerçekleşebilecek füzyon teknolojisine şimdiden ARGE çalışmalarına bütçe ayırıp milli toryum kaynaklarımızı ve proton hızlandırıcı teknolojimizi tam devreye sokmalı ve Kojenerasyon yönetmeliklerinde bu teknoloji de öngörülmelidir, zira büyük olasılıkla atık ısıdan da yararlanmak mümkün olacak ve belki de Dünya da ilk kez emniyetli bir nükleer-kojenerasyon sınıfına atlayabileceğiz. Edeceksek böylesi atılımları hayal edip uygulamalıyız.

Bu tür teknolojik ve mevzuat ama milletçe yerli bilgi ve beceri ile gerçek kamu yararına giderebileceğimiz eksikliklerimizi, görüş ve inisiyatif atılımlarını gerçekleştirmezsek Paris Anlaşması hedeflerine uyum sağlamamız bir hayalden öteye geçemeyecektir. Unutmayalım ki COVID-19 un sebebi ve kaynağı değilse de bulaş riskinin artmasında hava kirliliğinin payının İtalyan bilim adamlarınca katkısının %15 olduğu bilinmektedir. Demek ki YEKDEM konusunda Sağlık Bakanlığımızı bile ilgilendiren çok kapsamlı, disiplinler arası ve acil bir tümleşik ve çok disiplinli bir eylem planına acilen gerek vardır. Bu günkü hali ile YEKDEM çizelgesi yeterli ölçüde teknik, bilimsel ve çevresel bir katma değer anlamı taşımamaktadır.

Referans

[1] Kılkış, B. 2020. Exergy-Based Hydrogen Economy With 100% On-Board Renewables, H2S Reserves, and Coastal Hydrogen Cities in the Black Sea Region, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığına Özel (İngilizce) Rapor, Ministry of Energy and Resources (MENR), 79 Pages, August 30, 2020, Ankara, Turkey.

BİLGİ BANKASI

Türkiye Hidrojen Teknolojileri Stratejisi ve Yol Haritası

T.C. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından "Türkiye Hidrojen Teknolojileri Stratejisi ve Yol Haritası" yayımlanmıştır....

TEİAŞ Elektrik Üretim İstatistikleri 2021

TEİAŞ Elektrik Üretim İstatistikleri 2021...

Avrasya Kojenerasyon Konferansı Sunumları- 7 Nisan 2021

7 Nisan tarihinde gerçekleşen Avrasya Kojenerasyon Konferansı sunumlarına ulaşmak için kişinin üstüne tıklayabilirsiniz. ...

Enerji Üretiminde Kazan Teknolojisi ve Yerli Kazan İmalatı Webinarı

Enerji Üretiminde Kazan Teknolojisi ve Yerli Kazan İmalatı Webinarı 24 Aralık 2020 tarihinde gerçekleşti....

Türkiye’nin Enerji Verimliliği Potansiyeli ve Kojenerasyonun Katkıları Webinarı

KojenTürk tarafından düzenlenen "Türkiye’nin Enerji Verimliliği Potansiyeli ve Kojenerasyonun Katkıları" webinarı, 24 Kasım Salı günü Zoom platformu ü...
E-Mail listemize abone olun.
Medya Partneri
Paydaş